PERCY JACSON VE OLIMPOSLULAR SERISI

PERCY JACSON VE OLİMPOSLULARA SERİSİ

KİTAPLAR

• Şimşek Hırsızı
• Canavarlar Denizi
• Titanın Laneti
• Labirent Savaşı
• Son olimposlu

     Rick Riordan tarafından 2009 da yayınlanan ve dünya çapında bir çok insan tarafından okunan bu serinin şüphesiz en güzel taraflarından birisi mitolojiyi ve modern dünyayı başarılı bir şekilde harmanlamasıdır. Disleksi sahibi sıradan bir çocuk olan Percy Jackson'nın hayatı çevresindeki gariplikleri fark etmesi ile değişecektir. En iyi arkadaşı bir satir , öğretmeni sandığı kadın ise bir canavardır.

    Fakat her şey bununla sınırlı değildir , Yunan tanrıları gerçek olduğunu ,üstelik kendinin de bir yarı tanrı olduğunu öğrenir.Artık canavarlardan korunmak için melez kampına gitmesi gerekiyordur .Bahsi geçmişten melez kampından da bahsedelim. 13 yaşından büyük yarı tanrıları eğitmek ve korumak için oluşturulmuştur. 12 tanrıyı temsil edecek şekilde 12 kulübeden oluşan bu kamp Percy'nin bir çok arkadaş edineceği ve bir çok şey öğreneceği önemli bir duraktır. Bundan sonra percy ve arkadaşlarının atıldığı maceraları ve verdikleri mücadeleleri okuyacağız.

  5 kitapboyunca heyecanlı bir şekilde devam eden Percy Jackson Ve Olimposlular serisi diğer bir çok fantastik kitaptan farklı olarak mitolojiye yeni bir bakış açısı getirmiştir . Ve 17 ödül sahibi olduğunu da göz önünde bulundurursak bu konuda başarılı da olmuştur .

IZOMBIE

IZOMBIE (2015 - ….) – ABD

     Yenilerde başlayan izombie aynı isimli bir çizgi romandan uyarlanmıştır. Başrolde Veronica Marstan da tanıdığımız Diane Ruggiero , Olivia Moore’u (liv) canlandırmaktadır.

Konusuna bakacak olursak;

Liv başarılı ve geleceği parlak olan bir tıp öğrencisidir. Major Lilywhite ile nişanlıdır ve mutlu bir hayatı vardır. Ta ki bir gün teknedeki bir partiye katılana kadar. Partidekiler utopya adında sentetik bir uyucu madde kullanır ve bunun sonucu olarak zombileşmeye başlarlar. Liv partiden sadece bir çizikle kurtulur ama bu çizik onu zombiye dönüştürmeye yetecektir. Hayatta kalmak için ayda bir kere beyin yemesi lazımdır. Kendini toplumdan soyutlar ,kariyerini bırakır ,nişanlısından ayrılır ve yiyecek bulabilmek için adli tabip olarak işe başlar. Gelen cesetlerin beynini yemektedir. Arkadaşı doktor Ravi durumu keşfeder ve ona destek olur. Ayrıca Liv’i tedavi edebilecek bir yol aramaya başlar.

     Yalnız şöyle bir durum vardı ; Liv beyinlerini yediği insanların karakterini ve davranışlarını elinde olmadan sergilemektedir. Ve hatta onların anılarını görebilmektedir.

     

     Dizide Liv’in cesetlerin nasıl öldürüldüklerine dair ipuçları barındıran görüler görüp ,dedektif Clive Babineaux ile birlikte cinayet vakalarını çözmeye çalışmalarını izleyeceğiz. Tabi ki Clive Liv’in bir zombi olduğunu bilmiyor. Onu bir psişik zannediyor.

     E şimdi soruyorsunuz tek zombi Liv mi diye.ilk başta Liv yalnız olduğunu zanneder ama zamanla zombilerin çoğaldığını hatta bazılarının beyin ticareti yaptığını bile göreceğiz.

     Sizi sıkmayacak bir dizi.  Ben özellikle Liv’in çeşitli karakterlere bürünmesini izlemeyi gerçekten sevdim J

XENA: WARRIOR PRINCESS

XENA: WARRIOR PRINCESS (1995 - 2001) – ABD / YENİ ZELANDA

     Kendisi herkesin mutlaka izlediği yada duyduğu ,çok geniş bir seven kitlesine sahip ,çocukluğumun severek izlediğim dizilerinden biridir. Ülkemizde Zeyna olarak bilinen dizimiz aynı buffy ve angel gibi ,Hercules: the legendary journeys (herkül: efsanevi seyehatler) dizisinin bir uzantısı olarak doğmuş. Zaten arada da birbirlerine konuk oyuncu olarak katıldıklarını görüyoruz. Baş rollerini Spartacus dizisinden de tanıdığımız Lucy Lawless ve Lucretia Batiatus paylaşıyor.

     Gelin konusuna bakalım;

     Zeyna ,zamanında savaşlara ve yıkımlara neden olmuştur. Daha sonrasında bu işlerden elini ayağını çeker ve gezgin bir hayatı tercih eder. Bir gün gene kötü adamlarla karşılaşması sonucu dizimiz başlıyor. Zeyna bu adamlardan bir grup köleyi ve onların köylerini kurtarır. Böylece sonradan yol arkadaşı ve en iyi dostu olacak olan Gabriel ile tanışır. Zeyna’nın hayranı olan Gabriel zorla evlendirilmek istenen bir köylü kızıdır. Köyden kaçıp Zeyna ile birlikte gelmek ,onun gibi savaşçı olup hikayelere konu olan maceralardan yaşamak ister. Her ne kadar Zeyna bunu kabul etmese de Gabriel köyden kaçıp onu takip eder ve Zeyna’nın doğduğu köye gelirler. Zeyna burada hoş karşılanmasa da Gabriel’in de yardımlarıyla köyünü kötü adamlardan kurtarır ve  kendini köyüne affettirir. Bunun sonucunda Gabriel’in de yanında kalmasına izin verir. Bundan sonra seri boyu ,bu ikilinin dostluklarını ,insanlar için yaptıkları yardımları ,atıldıkları maceralarını ve yunan mitlerini izleyeceğiz.

     İzlemekten büyük keyif aldığım bir diziydi. Ayrıca başrol oyuncusunu da gerçekten çok severim , kendisi Türkler haricinde zılgıt çekerken gördüğüm tek yabancıdır.Lelelele diye bağırışı hala kulaklarımda J E tabi birde onunla özdeşleşmiş olan bumerang şeklindeki yuvarlak silahını da unutmamak lazım. J

THE WALKING DEAD

THE WALKING DEAD (2010 - ….) – ABD

     Bu dizi Robert Kirkman ,Tony Moore ve Charlie adlard ‘ın kalema aldığı , The walking dead çizgi romanından uyarlanmıştır. İsminden de anlayacağınız gibi bir zombi dizisidir yalnız buradaki zombilere “aylak” denilmektedir.

     Gelin konusuna bakalım;

     Baş karakterlerden Rick Grimes bir şerif yarımcısıdır ve görev sırasında yaralanması sonucu komaya girer. Şerifimiz komadayken ortada , insanları zombiye dönüştüren bir salgın cereyan eder. Bir zombiye dönüşmek için ısırılmanız yada sadece ölmeniz yeterlidir. Bu virüs yaşayan herkeste bulunmaktadır ve normal yoldan ölünmesi halinde dahi etkisini gösterir; beyninizin sadece hareket kısmı çalışır ve sadece açlık hissini duyarsınız sonuç; aylaklık.

     Rick komadan uyandığında ise hastane boştur. Hastaneden ayrıldıktan sonra etrafı zombilerin işgal ettiğini fark eder ve doğru karısı ve çocuğunu bulmaya koşar ama onların bulamaz ve şehri terk ettiklerini düşünür. Daha sonra güvenli bir bölge olduğunu düşündüğü Atlanta’ya gider ve buranında aylaklarla dolu olduğunu görür ve bir grubun yardımıyla oradan kurtulabilir. Bu grup onu saklandıkları yere götürür ve Rick orada karısı ve çocuğunu bulur.

     İlerleyen zamanlarda bu grubun aylaklardan kaçarak güvenli bir sığınak bulma çabalarını ,verdikleri kayıpları ,Rick’in bu grubun öderi haline gelmesini ve en kötüsü de böle bir durumda bile insanların birbirleriyle savaşını izleyeceğiz.

     Tam anlamıyla sizi ekrana kilitleyecek , sürükleyici ve bence sağlam oyuncuların bulunduğu bir dizi. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.

BUFFY THE VAMPIRE SLAYER

BUFFY THE VAMPIRE SLAYER (1997-2003) – ABD

     Hani bazı eserler olur ,kilometre taşları , kendi kulvarının temellerini oluşturur önemli bir yere sahiptir. İşte şimdi öyle bir diziden bahsedeceğiz. 7 sezon devam etmiş ve bence o yıllara göre harika bir iş çıkarmış bir dizi. Gelin konusuna bakalım;

    

    Baş rolde Buffy Anne Summers olarak çok sevdiğim bir oyuncu olan Sarah Michelle Gellar’ı görüyoruz ama dizimizin bu 7 sezon boyunca değişmeyen Buffy’nin yol arkadaşları Willow ,Xander ,Giles da dizide baş rol kadar etkili. Evet her şey Buffy’nin annesiyle birlikte Sunnydale’e  taşınmasıyla başlıyor. Bu arada Buffymiz bir vampir avcısı. Vampir avcılığı bir avcı öldükten sonra başka seçilmiş bir bayana geçen bir olaydır. Okulun ilk günü kütüphaneci Giles ile tanışıyor ve Giles’ın onun gözetmeni olduğunu ,bu şehrin de cehennem ağzına kurulduğunu ,savaşacak çok kötülük ve yapılacak çok iş olduğunu anlıyor. Hatta daha akşamında bir vampirle olan Angel’la tanışıyor. Tabi Angel’ın daha sonradan Buffy’nin tarafında olduğunu göreceğiz. Okul arkadaşları Xander ve Willow da Buffy’nin avcı olduğunu öğrendikten sonra grubumuz tamamlanıyor ve bundan sonrasında kötülere karşı birlikte savaşmalarını izliyoruz ve her çeşit yaratığı görüyoruz.

      Bu noktada Spike’a da değinmeden geçmek istemiyorum. Kendisi her ne kadar ilk zamanlar karşımıza kötü biri olarak çıksa da sonradan en sevdiğim karakterlerden biri haline geldi. Diziye katıldıktan sonra ,bitene kadar dizide bulunuyor ve önemli bir karakter haline geliyor.

     Bu diziye o dönem izleyecek bir şey bulamadığımdan başlamıştım. Tamam itiraf ediyorum ilk izlediğimde bu ne ya! demedim değil. Vampirlerimiz şimdikinin aksine haçtan ve sarımsaktan korkuyorlar J Ayrıca öldürünce de toza dönüşüyorlar. Gene de diziye şans vermeye karar verdim çünkü 97 de çekilmiş nasıl olmasını bekliyorsun ki dedim kendi kendime. Gerçekten de çekimleri zor maliyeti çok olmuş. Daha sonra her sezon dizinin çıtasının daha yükseldiğini gördüm ve severek merakla izlediğim, bitmesine üzüldüğüm bir dizi haline geldi. 1.sezondan sonra her sezon mutlaka sizi ekrana kilitleyecek bir konu oluyor ve her sezon daha da başarılı bir şekilde bunu yapıyorlar. Diyeceğim o ki; bu dizi bence kesinlikle izlenmeyi hak ediyor.

DOCTOR WHO

DOCTOR WHO (2005 - ….) – İngiltere

     Şimdi her ne kadar yukarıya 2005 yazmış olsam da aslında 50 yıllık bir tv showundan bahsedeceğiz burada. Evet doğru duydunuz tam 50 yıl. Bu özelliği ile dünyanın en uzun suren bilim kurgu dizisi olma niteliğini taşımaktadır. 

     Gelin bu şahane eserin konusuna bakalım;

     Doktorumuz Gallifrey gezegeninden bir zaman lordudur ve türünün son örneğidir çünkü zaman lordları ile azılı düşmanları olan dalekler arasında çıkan son büyük savaşta iki ırkta yok olmuştur. Gerçek ismini bilmiyoruz çünkü gerçek ismi çok önemli ve gizli bir sırrın güvenliğini sağlamaktadır bu yüzdende 50 yıldır gerçek ismini öğrenemedik. Kendine doktor demektedir ve karşılığında da “Doctor Who?” tepkisini almaktadır J  Doctor bir zaman lordudur; yani 2 kalbi ve hücre yenileme özelliği vardır. Ayrıca aşırı derecede de zekidir. Ölümü kandırmak için 12 hakkı vardır böylece öleceği sırada bir hücre yenilenmesi geçirerek tamamen farklı bir görüntü ve karaktere bürünür, bu sayede ölmeden bu 50 yıllık seriyi sürdürmüştür. Şuan tv de 13. Doktoru izlemekteyiz.(13. yenilenmesinde yardım almıştır.)

Doktorumuzun birde Tardis adında dışarıdan eski bir telefon kulübesine benzeyen uzay gemisi vardır. Tardis ile istenilen gezegenlere ve istenilen zaman dilimlerine gidilebilir. Doktor bu yolla gezerek gezegenlerin yardımına koşar. Tabi ki doktorumuzun favori gezegeni dünyadır. Dünyadan kendine yol arkadaşları edinir ve birlikte maceralara atılırlar. Doktorumuzun tornavidasını da anlatmadan geçemeyeceğim. Her ne hikmetse bu tornavidanın yardımı ile genelde olayları çözer.

     Gerçekten severek takip ettiğim dizilerden biridir kendisi. Her doktor yenilenme geçirdiğinde alışmam biraz zor oluyor ama zamanla her şey yerli yerine oturuyor.Benim en sevdiğim doktor David Tennant ve en sevdiğim yol arkadaşı da Rose Tyler’dır. Dizi de beni rahatsız eden tek şey sandığımız şeyin aslında sandığımız gibi olmadığı olayının çok karşımıza çıkması. Örneğin yok edilip edilip ortaya çıkan dalekler cidden sinir bozucu gelmeye başladı. Bunun dışında weepig angel bölümlerini ve  River Song olaylarını  gerçekten büyük merak ve heyecanla izlemiştim J

BEING HUMAN

BEING HUMAN (2011 - 2014) – ABD/KANADA

     İngiliz bir diziden uyarlanan, başrollerini Meaghan Rath ,Sam Huntington ve Sam Witwer’in paylaştığı dizimiz maalesef ki 4. Sezondan sonra ekranlara veda etmiştir.

     Gelin konusuna bakalım;

     Baş karakterlerden Aidan aslında bir vampirdir ve hastanede çalışıyordur. Zamanında çok fazla katliyama sebep olmuştur ve artık tüm bunları bir kenara bırakmak istemektedir. Gene hastaneden tanıdığı yakın arkadaşı olan Josh ile anlaşır ve beraber bir eve çıkmaya ve hayatlarına normal insanlar gibi devam etmeye karar verirler.  Josh da aslında bir kurt adamdır. Bir kurt adam tarafından ısırılıp dönüşüm geçirdikten sonra kendi içinde bu durumu kabullenememiş ve olduğu şeyden nefret edip insanlardan uzak durmaya başlamıştır. Eve taşındıktan sonra evde bir de Sally adında huzur bulamadığı için evden ayrılamayan bir hayat olduğunu görürler (hayaletleri sadece Aidan ve Josh gibi doğaüstü varlıklar görebilmekte).

     Sally aynı evde nişanlısıyla yaşayan ve bu evde ölmüş bir kızdır. Bundan sonrasında Aidan’ın yakasını bırakmayan geçmişi ve vampirlerle olan olaylarını ,Josh’ın olduğu şeyi kabul etmesi için yaşadığı kendi iç yolculuğunu ve Sally’nin bir hayalet olarak yola devam etme çabalarını en önemlisi bu üçlü arasında yaşanan dostluğu ve atlattıkları maceraları izleyeceğiz.

     

    Doğaüstü bir varlıksanız normal bir insan gibi yaşayabilir misiniz? Bence hayır…

Dizi sizi sıkmıyor ve sürekli yeni bir durumla ve olayla karşımıza çıkarak monotona bağlamıyor. Zaman geçirmek için iyi bir dizi.

HURIN'IN COCUKLARI KITABI

HURİN’İN ÇOCUKLARI KİTABI

Yazar: J. R. R. Tolkien – Christopher Tolkien

     Tolkin’in ölümü üzerine yarım kalan ve oğlunun Tolkin’in notları üzerinde 30 yıl çalışarak tutarlı bir hikaye haline getirdiği bu kitapta Hurin’in çocuklarının başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir inanın bana..

     Gelin konusuna bir bakalım;

     Hurin ve kardeşi Tuor , Melkor ile girilen bir savaşta son elf gücünü kurtarmak için kendilerini feda ederler. Tuor bu savaşta hayatını kaybederken Hurin ,Melkor’a esir düşer. Melkor Hurin’e ve ailesine lanet okur ve onu bir tahta oturtarak kendi görme yeteneğini verir. Böylece Hurin ailesinin başına gelen bütün felaketleri görebilecektir.

     Hurin’in 2 çocuğu vardır; oğlu Turin ve kızı Urwen (aslında bir çocuğu daha var ama küçükken öldüğü için bahsetmeyeceğim). Savaşta sonra Hurin’in topraklarına Melkor’un emriyle doğulu insanlar yerleşir ve Hurin’in karısı Morwen oğlu Turin’i , elf Thingol’ün hüküm sürdüğü Doriat’a gönderir ve Turin burada büyür. Bundan sonrasında aslında özünde iyi biri olan Turin’in  karşılaştığı maceraları ve verdiği kötü kararlarla çevresine ,ailesine ve kendine getirdiği felaketleri göreceğiz.

Turin neler yaşayacak? Hurin esaretinden kurtulabilecek mi?

     Bu hikayenin bir kısmı Silmarillion kitabında da yer almaktadır ama daha iyi anlaşılması için mutlaka kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Ayrıca kitapta ejderhaların babası niteliğinde olan Glaurung’u da göreceğiz.

  

THE STRAIN

THE STRAIN (2014 - ….) – ABD

     Guillermo Del Toro ve Chuck Hogan’ın kaleme aldığı The strain üçlemesinden uyarlanan bu dizi gerek konusuyla gerek deneyimli kadrosuyla ekranlara çok başarılı bir giriş yaptı.

     İsterseniz gelin bir konusunu inceleyelim;

     Ölümden kurtulmak isteyen çok yaşlı bir milyoner bir anlaşma yapar ve şehre uçakla bir tabut getirttirir.

Tabutun içinde insanlığın en büyük düşmanı vardır. Uçak hava alanına ışıkları kapalı ve kapıları kilitli olarak iniş yapar ve içinde hiçbir yaşamsal faaliyet yoktur. Bu durumu araştırmak üzere olay yerine hastalık kontrol merkezi yetkilileri gelir. Uçağa girdiklerinde 206 kişinin öldüğünü 4 kişinin kurtulduğunu tespit ederler ve bunun nedeni araştırmaya başlarlar . Uçakta sadece kayda değer yukarda ki posterde de gördüğünüz küçük canlıyı ve bir tane tabut bulurlar. Bu sırada ölüler morga yaşayanlar karantinaya alınmıştır. Aslında ülkenin içinde bulunduğu tehditin sadece bu sorunla daha önceden karşılaşmış Abraham Setrakian farkındadır ama kimse ona inanmaz.

Ta ki morgdaki cesetler canlanıp ortadan kaybolana kadar. İşte o gördüğünüz küçük canlılar insan vücuduna girip çoğalarak insanın yapısını değiştirip bir çeşit vampire dönüştürmektedir. Artık bütün bir şehir büyüyen bir tehdit altındadır ve Abraham’ında aralarında bulunduğu bir grup kişi ülkeyi bu durumdan haberdar etmek ve havalimanında birden ortadan kaybolan tabutun içindeki vampirlerin atasını niteliğinde olan bu canlıyı bulup ortadan kaldırmak için çalışacaklardır.

     İlk sezonunu 13 olan dizi sezon finalinde cevaplanması gereken sorularla sizi bırakıyor. 2. Sezonunu merakla bekliyorum.

ONCE UPON A TIME

ONCE UPON A TIME (2011 - ….) – ABD

     Pamuk prensesten Pinokyo ya , Peter Pan dan kırmızı başlıklı kıza okuduğunuz ,duyduğunuz ,izlediğiniz bütün masalların farklı yorumlarını bulabileceğiniz ,masallar dünyasından dünyamıza uzanan bir diziden bahsedeceğiz şimdi.

     Hadi gelin konusuna bir bakalım;

     Masallar diyarında kötü kalpli kraliçe pamuk prenses ve yakışıklının düğününü basarak onlara büyük bir lanet yapacağını söyler. Pamuk prenses ve prens bu lanetten korunmanın yollarını ararlar ve soluğu Rumpelstiltskin’in(karanlık olan) yanında alırlar. Rumpel onlara lanetin gerçekleşeceğini ve pamuk prensesin karnındaki bebeğin bu laneti bozabileceğini söyler. Bunun üzerine bebek Emma’yı(kurtarıcı) ve ona eşlik etsin diye Pinokyo’yu bir dolap içinde sihrin olmadığı dünyamıza gönderirler. Bölece Emma lanetten korunmuş olur. Peki lanet nedir? Kötü kraliçe bir büyü yapar ve masallar diyarının bir bölümünü dünyamıza getirir. Herkesin hafızası silinmiş ve kendilerini Storybrooke diye bir kasabada yaşayan normal insanlar sanmaktadırlar. Kötü kraliçeyse herkesin mutlu sonunu engellemiş ve bu kasabaya belediye başkanı olmuştur. Dünyamızda sihir yok dedik ama Storybrooke sınırları içinde hala sihir vardır.

      Emma’ya gelecek olursak; yalnız bir çocukluk geçirmiş ,genç yaşta hamile kalmış ve çocuğunu terk etmiştir. Bir gün kapısına kötü kraliçenin üvey oğlu gelir ve kendisinin pamuk  prensesin kızı ve annesi olduğunu söyler ve her şeyi anlatır. Tabi ki Emma bunlara inanmaz ve Henry’i Storybrooke’a geri götürür. Henry için birkaç gün daha orada kalmaya karar verir. Bu sırada Henry de onu ikna etmeye çalışır çünkü lanetin bozulması için Emma’nın inanması lazımdır. Ama tabi ki olaylar burada bitmiyor Emma bir kurtarıcıdır ve kasabayı kurtarmak için sadece kötü kalpli kraliçe değil sezonlar boyunca bir sürü kötülükle karşılaşacaktır.

     Bu diziyi sevmemin en önemli nedenlerinden biri sandığınız masalların aslında sandığınız gibi olmadığı şekilde yorumlaması ve kötülerin neden kötü olduğunu anlatması.Ayrıca kadroda Lana Parrilla’nın bulunması da diziyi sevmemi daha çok                                                    sağladı. Özellikle 2. Sezonunda daha da iyi hale gelen bu diziyi sizinde beğeneceğinizi                                              umuyorum.

SLEEPY HALLOW

SLEEPY HALLOW (2013 - ….) – ABD

     Özellikle 2. Sezonunda beni daha da çok kendine bağlayan bu dizi ,Washington Irving’in kaleme aldığı The legend of sleepy hallow kitabından günümüze uyarlanmıştır. Baş karakterlerini Tom Mison ve Nicole Beharie canlandırıyor. Ve bence gerçekten çok iyi iş çıkarmışlar. Özellikle de Tom Mison J

     Dizinin konusuna değinecek olursak;

     1781 de George Washington ‘un ajanı ve bir asker olan Ichabod Crane savaş sırasında mahşerin 4 atlısından biri olan başsız süvariyi öldürür. Yalnız aynı anda başsız süvari Ichabod’u da öldürür ve iş te tam o anda bir şey olur. Kanları birbirine karışan bu iki kişinin kaderleri de birbirine bağlanır. Yani biri ölüyse diğeri de ölü olacaktır. Cadı olan karısı Ichabod’u saklar ve mezarının bulunmaması için bir büyü yapar.

      Dizimiz bütün bunlardan 230 yıl sonra Ichabod’un mezarında uyanmasıyla başlar. Başsız süvari uyandırıldığı için Ichabod da uyanmıştır. Daha sonrasında yolları ,başsız süvariyle bir gece önce karşılaşmış ve kimseyi kendine inandıramamış olan teğmen Abbie Mills’le kesişir. İlk başta başsız süvariyi yok etmek için birleşen grup daha sonrasında süvarinin arkasında daha büyük bir düşmanın olduğunu anlarlar . Araf’ın bekçisi Moloch dünyaya kıyameti getirmeye çalışmaktadır. Kendilerinin “tanık”lar olduğunu keşfeden grubumuzun artık görevi kıyameti ve Moloch’un dünyaya gelişini engellemektir ve bu uğurda bir sürü maceraya ve tehlikeye atılacaklardır.

  

   Kendisi castının çok iyi olduğunu düşünüyorum bir dizi. Her bölümünü merakla beklediğim dizilerden biri haline geldi. Sizin için de öle olacağını umuyorum J

AMERICAN HORROR STORY

AMERICAN HORROR STORY (2011 - ….) – ABD

     Adından da anladığınız gibi korku- dram dizisidir. Severek takip ettiğim dizilerden biridir. Dizi her sezonunda farklı bir korku öğesini ele alarak tamamen farklı bir hikaye işler. Şimdi sezon sezon konularını inceleyelim.

1.      Sezon:  Bu sezondaki öykü yeni bir eve taşınan üç kişiden oluşan Harmon ailesinin yaşadıklarını anlatmaktadır. Vivien’ın bebeğini kaybetmesi ve kocasının başka bir kadınla ilişki yaşaması üzerine yıpranan aile yeni bir başlangıç yapmak için taşınır ama evde onları bekleyen kötü bir sürpriz vardır. Bu ev çok farklı bir özelliği vardır, öyle ki sınırları içinde ölen herkesin ruhu hayalet olarak evin sınırları içinde kalmaya mahkumdur. Bu sezon Harmon ailesinin evin içindeki hayaletlerle yaşadıkları anlatılır. Yani hayalet korku teması işlenmiştir.

2.       Sezon: Asylum adıyla anılır ve rahibelerin işlettiği akıl hastalarının bulunduğu bir tesiste yaşananları konu alır. Hastalara akıl almaz tedaviler uygulanmakta olmasıyla birlikte işin içine sadistler , katiller ,iblis ve uzaylılarda girer. Akıl hastanesi teması işlenmiştir.

3.      Sezon: Coven adıyla anılır ve bir cadı okulunda yaşananları konu edinmiştir. Dört bir yandan cadılar bulunur ve yetiştirilmek üzere bu okula gelmeleri sağlanır ama günümüzde okulun mevcudu ciddi ölçüde azalmıştır. Bir yandan öğrenciler kendilerini dışarıdaki tehlikelerden ve avcılardan korumaya çalışırken bir yandan da içerdeki ,yeni çıkacak yüceyi öldürmek için hazır bekleyen eski yüceden korumak zorundadırlar. Cadı ve büyücülük korku teması işlenmiştir.

4.       Sezon: Freak Show adıyla anılır ve bir sirkte yaşayan insanlar tarafından dışlanmış yapısal olarak farklı insanların yaşadıklarını konu alır.

     Şu an dizi 5.sezon için onay almış durumda. Gerçekten her bölümünü heyecanla bekleyeceğiniz bir dizi J

HARRY POTTER SERISI

HARRY POTTER SERİSİ

Yazarı : J. K. Rowling

Kitaplar :

• Harry Potter Ve Felsefe Taşı
• Harry Potter Ve Sırlar Odası
• Harry Potter Ve Azkaban Tutsağı
• Harry Potter Ve Ateş Kadehi
• Harry Potter Ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
• Harry Potter Ve Melez Prens
• Harry Potter Ve Ölüm Yadigarları

     Manchester ve Londra arasında bir tren yolculuğunda ,Rowling’in aklına ‘’Hogwarts’’ fikri gelmesine üzerine başlayan ve ilk kitabı 1997’de yayınlanan seri bugüne kadar bir çok insanı etkileyen , yıllardır ellerden düşmeyen , 8 filme konu olan oldukça başarılı bir eserdir .

     Serinin konusuna gelecek olursak;

     10 yıl boyunca teyzesi ve eniştesinin yanında yaşayan ve pek de mutlu olmayan , kuzeniyle anlaşamayan Harry’nin hayatı Hogwarts’dan mektup almasıyla tahmin edemeyeceği düzeyde değişiyor . Hogwarts bir  büyü okululdur ve Harry de bir büyücüdür . Annesi ve babası ise Harry’nin daha önceleri  bildiği gibi trafik kazasında ölmemiştir . Voldemort denilen kötü bir büyücü tarafından  ölmüştür. Bu sırada küçük bir bebek olan Harry şaşırtıcı bir biçimde ,anne ve babasının aksine ,Voldemort’un ölüm büyüsünden kurtulmuş ve büyü ters etki yaparak Voldemort’u etkileyip öldürmüştür. Daha doğrusu öldüğü düşünülür. Bu olaydan Harry sadece anlında küçük bir yara iziyle kurtulmuştur. Her neyse bu konuya çok fazla dalıp spoiler vermek istemiyorumJ

     İşte bu yedi kitap da Harry ‘nin Hogwarts’taki maceralarını anlatıyor . İksirden  Muggle bilimlerine , sihirli yaratıkların bakımından aritmansiye bir çok dersi olan bu okulda Harry 7 yıl boyunca ona eşlik edecek çok değerli insanlarla tanışır ;  Hermione Granger ve Ron Weasley . 3 kafadar beraber bir çok macera yaşayacaktır ve Voldemort’un geri dönme çabalarına karşı koymaya çalışacaklardır.

     Açıkçası kitapların çoğunu bir solukta çok severek okuduğumu  belirtmeliyim . Bir kitabı bitirip diğerine geçmek için sabredemeyeceğiniz olağanüstü akıcı bir seri Harry Potter . Ama seri boyunca beni en çok rahatsız eden tek şey çok fazla ölüm olmasıydı. Evet bazı karakterlerin ölümleri serinin devamı için gerekliydi ama diğer ölümler bana fazla ağır geldi sanırım J

TRUE BLOOD

TRUE BLOOD (2008-2014) – ABD

     Charlaine Harris’in kaleme aldığı Sookie Stackhouse (Güney Vampirleri) serisinden uyarlanan bu dizi maalesef ki 7 sezondan sonra bitmiştir. Ama gerçekten kendi kulvarına yeni bir yorum getirmiştir. Baş rollerini Anna Paquin ,Stephen Moyer ve Alexander Skarsgard paylaşıyor.

     Dizinin konusuna gelecek olursak;

     Dizide vampirler tabutlarından çıkmış ve kimliklerini açık etmişlerdir.İnsanlarla birlikte ortak bir yaşam sürmektedirler.Peki diyorsunuz ki nasıl olacak bu iş ,kan içiyor bu adamlar. Doğru ama dizimizin adında da bulunduğu gibi vampirler için sentetik bir kan üretilmiş ve buna true blood ismi verilmiştir. Bu madde  gerçek kanın yerini tutmasa da,vampirlerin hayatta kalması için yeterlidir. Tabi ki bazı vampir illegal olarak buna uymayıp kendilerine insan ediniyorlar. Bill’in “Sookie  is mine ” lafını duyar gibiyim. Vampir dediysem saygılı vampir bunlar birbirinin insanlarına dokunmuyorlar. Neyse ,baş rolümüz Sookie Stackhouse ,küçük bir kasaba yaşayan bir garsondur ve tabutlarından çıkmış bu hiç görmediği vampirleri merak eder ta ki bir gün çalıştığı yere Bill Compton adında bir vampir gelene kadar. İlk bölümden Sookie , Bill’in hayatını kurtarır ve sonrasında ona aşık olmaya başlar. Çünkü Bill iyi ve nazik biridir ve ayrıca Sookie onun düşüncelerini duyamamaktadır. Evet doğru duydunuz Sookie bir telepatik ve vampirler hariç herkesin düşüncelerini duymaktadır.Neden böle bir yetisi olduğuna gelirsek.. En iyisi onu ben söylemeyeyim siz izleyin ve görün. Bill’in düşüncelerini duyamaması ona huzur verir. Aslında ilk başta Bill’in de Sookie yaklaşmasındaki amaç farklıdır ama bunu da kendiniz izleyip görseniz daha iyi olucakJ Sonrasında olaylar Bill ,Sookie ve arkadaşlarının çevresinde geçmektedir. Ehh tabi bir kasabaya bir vampir gelmişse orda huzur beklemeyin J Hele de o kasabada Sookie gibi kanı vampirlere çok tatlı kokan biri varsa.

Bu konu hakkında çok fazla spoiler vermeden son olarak Eric Northman ‘a değinmek istiyorum. Eric karşımıza ilk başta vampir barı işleten (ünlü fangtasia) ve o bölgenin sorumlusu biri olarak karşımıza çıkıyor. Tabi ki Sookie onunda dikkatini çekiyor ve sonradan bir şekilde olaylara dahil olmaya başlıyor. Bam bammm oda sookie aşık oluyor vs vs şimdi burada tutup sookie’nin dizi boyunca yaşadığı bütün aşk hayatını anlatmayacağım. Daha sonrasında işin içine kurt adamlar ,hayaletler  ,şekil değiştirenler de giriyor ve ortalık renkleniyor.

   

     Dizinin ilk bölümüne  2 kere başlayıp bırakmışlığım var ,çünkü ilk sezonda dikkat çekmek amacıyla aşırı derecede sex ögeleri içerip bunu da konunun önüne geçirdiklerini düşündüm. Ama daha sonra arkadaşımın tavsiyesi üzerine devam ettim ve dizi 2. Sezonundan itibaren çok iyi bir başarı göstererek her sezonunu heyecanla beklediğim bir dizi haline geldi ve favori dizilerimden biri haline geldi. Dizide her ne kadar baş rol olarak 3 kişi saydıysam aslında yan karakterlerde bir o kadar etkili ve dizi onların yaşamlarına da dokunuyor. 

En sevdiğim yan karakter Kristin Bauer Van Straten’in canlandırdığı Pam Swynford. Eric ve Pam arasındaki bağı ve diyalogları severek izleyeceksiniz J